19 Nisan 2025 04:30

"Bizim Köyün Ermenileri" bir yarayı kaşıyor!

Ermeni soykırımının Ege’deki yaşanmışlıklarını anlatan "Bizim Köyün Ermenileri"nin yazarı Uğur Sümer, "Üzerime düşeni yapmalıyım" diyerek bu kitabı yazdığını söylüyor.

"Bizim Köyün Ermenileri" bir yarayı kaşıyor!

Uğur Sümer

Özer Akdemir
[email protected]


Uğur Sümer 1954 tarihinde Uşak Eşme’de doğdu. Çoğu kendi yöresindeki halk hikayelerini ve 12 Eylül darbesinden sonra içinde yer aldığı devrimci mücadelenin tanıklıklarını anlatan toplam 11 kitabı var. Sümer ayrıca Balya’daki kurşun madeninin yol açtığı çevre sorunlarını anlattığı “Öteki Adı Zehirkent: Balya” belgeselini yaptı.

Sümer’in son kitabı "Bizim Köyün Ermenileri" ise Ege için çok da bilinmeyen tartışmalı bir konuyu ele alıyor. Sümer Ermeni soykırımının Ege’deki yaşanmışlıklarını, kendi ailesi içindeki anlatımlar ve saklanan ‘sır’larla anlatıyor. Birbirine bağlı öyküler şeklinde anlatılan olaylar aslında bu toprakların yıllardır yüzleşmeyi ertelediği acıların korkunç görüntüleri ile dolu. Sümer yazım süreci ve kitapla ilgili sorularımızı yanıtladı.

"Aydın sorumluluğu"

Bu kitabı yazma düşüncesi nasıl ortaya çıktı?

İlkokulu bitirip orta okula gidinceye kadar çocukluğum köydeki diğer akranlarım gibi köyün yaşlılarından savaş anıları ve masallar dinleyerek geçti. Şimdi olduğu gibi cep telefonları, televizyon, internet yoktu. Radyoyu bile ilk kez 1960 yılında babam getirmişti köye. Uşak-Eşme’nin Güneyköy’ü; elektrik bile 1984 yılında geldi.

Masalları nenelerimiz, savaş anılarını da on üç, on dördünde Yemen’e giden Cıngırt Dede ve Çete Dayı’dan dinlerdik. Cıngırt Dede ve Çete Dayı Yemen, Balkan, Çanakkale ve Kurtuluş Savalarını yaşamışlar. Kurtuluş Savaşı’na dedelerimizden katılmayan yoktu. Kendimi bildiğimden beri “kahpe Rus, kahpe Yunan” ve “kalleş Ermeni” hikayeleri dinleyerek büyüdüm. Bunlar düşmandı, “cavır”dı.

Bu hikayelerin dışında Ermenilerle ilgili başkaca hiçbir şey dinlemeden ve okumadan, bilmeden 12 Eylül’de devrimci mücadeleden cezaevinde yatarken 1982 yılında Esenboğa Havaalanı eyleminde Sarkiyan’ın öldürülmesi ve Levon Ekmekçiyan’ın idamı yaşandı. Kendim de idam cezasıyla yargılanıyordum. Burada bu eylemin doğruluğu eğriliğiyle ilgili bir şey söylemenin yeri olmamakla birlikte o günden itibaren bende “Ermeni Sorunu” başlıklı bir soru işaretinin oluştuğu bir gerçek. Hrant Dink’in katledilmesiyle de okumaya öğrenmeye çalıştım.

Ermenilerle ilgili anılar anlatılırken köyümüzden ve çevre köylerden insanlar büyük dedemin kendisine sığınanlardan bir Ermeni’yi altınları için öldürdüğünü söylüyorlardı. Ailemin büyükleri bu söylentileri çocukluğumda inkar etmiyorlardı hatta bir kahramanlık gibi anlatıyorlardı fakat sonraları uydurma ve hasetlikten iftira atıldığını söylemeye başladılar.

Hrant’tan sonra da Ermeni soykırımının ailem içinde hâlâ inkar edildiğini gördükten sonra yazmaya karar verdim. Ermeni soykırımının çok küçük bir gerçekliği olsa da bilinmeli diyerek Hrant’ın katlinden hemen sonra yazdım fakat bugüne kadar kaldı. Üzerime düşeni yapmalıyım, aydın sorumluluğumu yerine getirmeliyim diyerek yazdım.

"Resmi kurumlar belge vermeyi reddetti"

Ege Bölgesi’ndeki Ermenilerle ilgili nasıl bir tablo ile karşılaştınız?

Eşme ve Kula’da Hrant Dink’ten sonra tapu kayıtlarını incelemek için kaymakamlara iki kez başvurdum. Sözlü taleplerim dışında dilekçeler de yazdım fakat izin verilmedi. İlçemiz hudutları dahilinde Ermenilerin yaşadıklarına dair bir kayıt olmadığını söylediler. Eşme kaymakamı, İçişleri Bakanlığından izin almam gerektiğini söyledi.

Daha sonra isminin açıklanmasını istemeyen Eşme hükümet tabibinden Elvanlar Mahallesi’nde dört kuşak öncesinin tapu kayıtlarında Ermeni isimlerinin olduğunu öğrendim. Kula Mezarlığında da bir Ermeni doktorun mezar taşında isminin olduğunu biliyorum.

Ayrıca anlattığım hikayelerde de Aydın ve Denizli bölgesinden Ermenilerin büyük dedeme sığındıklarını ve kurtarıldıklarını biliyorum.

Bu bilgilerin dışında Evliya Çelebi, Charles Texier ve Vital Cuniet Uşak’taki Ermenilerin sayılarından da söz ediyorlar. Gözlemlerinde küçük farklar olmakla birlikte 1700-1800’lerde Uşak’ta nüfusun yüzde 10’undan fazlasının Ermenilerden oluştuğu görülüyor.

Bana göre Ermeniler üzerine gerçekçi bir sonucun ortaya çıkarılması için sadece Ege Bölgesi’nde değil bütün Türkiye’de tapu kayıtları, Osmanlı’nın vergi defterleri ve mezarlıklarda bütün belgeler ve bilgiler var fakat bu iktidar varken bunun yapılabilmesi mümkün değil.

Sizin köyün Ermenileri’nden kalanlar var mı?

Benim köyümün beş-altı kuşak öncesine dayanan bir yörük geçmişi var. Anlatılanlara göre bizim köyde yerleşik Ermeniler yok. Kalaycı, duvarcı, hacamatcı, sülükçü, çerçici vb. bütün zanaatkarları Ermenilermiş. Bunlar da adeta göçerler gibilermiş. Benim çocukluğumda bile kalaycı köye geldiğinde kışı ve baharı köyde geçirir, yakın köylerin işlerini de yaparlardı.

Gerçekler külün altındaki köz gibi

O günlerde yaşananlar aile içinde konuşuluyor mu hâlâ?

Çocukluğumdan beri hiç eksik olmadı diyebilirim. Külün altındaki köz gibi oldu her zaman. Bir nedenle közler alevleniveriyordu. Özellikle dayılarım beni adeta aforoz edercesine öfkeleniyorlar, azarlıyorlardı. 2000’lerin başlarında o zamana kadar hiç bilinmeyen bir tanıkla karşılaştım. Hacıkadirli köyünden. Altınları için, üstelik kendisine sığındığı halde büyük dedemin öldürdüğü söylenen Kalaycı Selami’yi babasının götürdüğünü söylüyordu. Dayım sağdı daha. Bunun nasıl böyle uydurulabileceğini dayıma sorduğumda daha önce hiç görmediğim azarlanmaktan öte hakaretlerle dolu bir tavırla karşılaşmıştım.

Uzatmayayım ya “Oğlum olan olmuş, atandır kes sesini, kaşıma yarayı” denildi ya da şiddetle “İftira, hasetlik” diyerek inkar edildi. Benim kuşakta hiç kimsenin ilgilendiği yok.

Kitapla ilgili geri dönüşler nasıl oldu?

Hem içerik hem de edebi olarak olumlu dönüşler oldu. Asıl olarak Ege Bölgesi’nde Ermeni soykırımıyla ve genel olarak Ermenilerle ilgili ilk kitap olduğu söyleniyor. Böyle bir ilgi görmeyi beklemiyordum, şimdilik gayet iyi gidiyor. Sizin ilginize de teşekkür ediyorum.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

532 milyar TL teşvike sıfır istihdam

532 milyar TL teşvike sıfır istihdam

Saray rejimi son iki yılda ‘istihdam yaratma” iddiasıyla sanayi patronlarına 532 milyar lira teşvik verdi. AKP’nin ‘610 bin istihdam’ vaadiyle verdiği teşvikin faturası emekçilere çıkarken, istihdam hedefinin yalnızca yüzde 1.9’u tuttu. Çalışma Bakanı, patronlara teşvik vermeye devam edeceklerini duyurdu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Aile Bakanlığı, “aile yılı” kapsamında düşük gelirli ve üç çocuklu ailelere TOGG için uzun vadeli finansman sağlayacağını duyurdu

Evrensel'i Takip Et